31 Mayıs 2009 Pazar

Günün özeti..

Şimdi geldim eve... Saat 3:30 gibi uyudum sabah 6'da kalktım ve o saatten beri dışardayım. Şöyle bir İstanbul turu yaptım sayılır. İnsan bu kadar dolanınca bi soluk almak ister, uyumak ister di mi? Canım babacığım devasa dosyayı koydu önüme 'al canım bütün hepsinin şusunu şusunu bul ve yaz..' Beni kim anlar? Beni şu karşı inşaatta türkü çığıran ameleler anlar. Şimdi önümde koca dosya uyuklaya uyuklaya kayıt yapıyorum evde de rahat yok :/ Üstüne bi de bu mevsimde grip oldum ağzım burnum gözüm akıyo çeşmeyi açmışın da kapatamıyon gibi.. Üstelik sabahtan beri hapşırmaktan içim dışıma çıktı. Burnum sil sil ufaldı.
Neyse blogcan ben ve dosyam bütün bunların üstesinden geleceğiz!
Bi saniye ya ben bu mücadelede tek başımayım dosyam nerden çıktı?
Dosyam! Ona bu şekilde seslenmemeliyim minnoşun zoruna gidebilir.
Nasıl yani yoksa?
Güneş geçmiş başıma güneş! Fazla saçmalıyorum bugün..
Not yerine Bot yazmışım neyse çok mühim değil al işte Not: başlığıma gülesim geldi :))
Enise olsaydı şöyle derdi 'Gül napıyım!'
Ben de bozulurdum (uyuz hevesimi kaçırıyo hep zaten)
Tamam tamam sustum!
Tıp!
Konuşanın ağzına yılan girsin!
Öğk vazgeçtim girmesin konuşma işte kapat!

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Kardeş kokusu xD


Anladım benden bi cacık olmaz! 14 yaşında bir erkek çocuğusuna bile eziyet edemiyorum. Yufka ve pampuk yüreyciğim el vermiyor. Erkek kardeşimden bahsediyorum. Bugün saat 1:30 gibi eve geldi. Sekerek yürüyor neden? çünkü top oynarken ayağını çarpmış. Neyse alışıldık bir durum ertesi gün de başka bir tarafını yamultur. Herneyse... Gitti odasına yeni aldığı parfümüyle bir güzel banyo yaptı. O sıktığı parfümü de arkadaşı hediye etmiş. Nasıl bi arkadaştır o insan böyle bişeyi arkadaşına nasıl layık görür! Benim saftirik kardeşim de çok güzel kokuyorum sanıyo her gün banyo yapıyo parfümüyle... Bugün bi de dışarıda terlemiş o mis ter kokusunun üstüne o rezalet parfümü sıkmış... Allahım! Baygınlıklar geçiriyorum evde.. Tam balkona girdiydi anında onu oraya kitledim. Eğer banyo yapmazsan çıkarmam seni ordan dedim ama banyo yapmamak uğruna orada kitli kalmayı tercih etti. Gidiyorum geliyorum belki pes etmiştir diyorum ama yok inadı inat akşama kadar da burda tutsan banyo falan yapmam diyor. Gel de bu çocuğu kaşık kadar leğenin içinde boğma. Saat kaç oldu hala ikna edemedim. Elinde gazete ayaklarını uzatmış manzara seyrediyo, hiç umrunda değil ben kendimi yırtıyorum. Evde de başka kimse yok şeytan diyo unut onu balkonda çık evden ama elim mahkum mecbur açıcam kapıyı dışarı çıkmam lazım. Ama başka çözüm yolu buldum kendimce yarın derhal gibip adam gibi bi parfüm alayım da onu sıkıp durmasın. Iyh! Hangi insan evladı üretmiş onu parfüm diye, ne koymuşlar içine çok merak ediyorum. Herhalde taze tezeğin o büyüleyici kokusuyla nefis osuruk çiçeğinin akıllara durgunluk veren kokusunun karışımından elde edilmiş.

Blog rüyamda seni gördüm!

Ayy blog! Rüyamda seni gördüm. Oha dimi evet bence de oha! İnsan blogunu bile görür mü rüyasında? Böyle sayfanı bi açıyorum anam ne göreyim üstsüz cansız manken fotoğrafı koymuşum hem de güneşleniyor. Diyorum lan ben böyle bişeyi neden koydum bloga şimdi görenler ne düşünür manyak mıyım ben? Sonra bir daha açıyorum bu sefer daha abuk şeyler koymuşum deliricem ama kapatıyım ben şu blogu diyorum.

29 Mayıs 2009 Cuma

PiZZa!

Aşçı Islı, Oktay Ustayı mesleğinden edeceğe benziyor :P Yok tabi aşmadım o kadar ama yemek yapma konusundaki süper yeteneksizliğimden bahsederken çok ama çok önemli bir noktayı atlamışım. E normal benden beklenir, beklenmesi lazım.
İtiraf ediyorum pizzayı süper yaparım hatta canım sıkıldıkça pizza yaparım. Dedim bi milletin canavar gibi saldırdığı pizzam güzel oluyor ve ben neden onu bloguma koymuyorum? Evet dedim böyle ve daha bu akşam yapıp yediğim pizzamın tarifini bloga koymaya karar verdim. Ben bunun tarifini yaklaşık bir yıl önce bi forumdan mı bulmuştum hatırlamıyorum ama çok kolay. Elimde sosis vardı sosisli yaptım isteyen ona sucuk katar, pastırma katar tercihine kalmış.

MALZEMELER:

Hamuru için
* 3 bardak un
* 1 yemek kaşığı sıvı yağ
* biraz tuz
* 1 tatlı kaşığı şeker
* 1 yemek kaşığı toz maya
* 1 su bardağı ılık su

Üstü için
* biraz salça ve ketçap
* kaşar peyniri, mısır, sucuk, sosis, mantar, zeytin,domates, biber aklına ne gelirse...

Yapılışı:
Bir bardak ılık suya toz maya ve şekeri katıp karıştırıp 15 dk kadar kabarmasını bekliyoruz. Sonra 3 su bardağı un, yağ ve tuzu kabaran mayaya ilave edip hamuru yoğuruyoruz. Hamurun üstüne nemli bez koyup yarım saat dinlendiriyoruz. Kabaran hamuru tepsiye açıp üstüne biraz sulandırdığımız salça ve ketçap karışımını sürüyoruz. Kaşar peynirinden biraz rendeleyip serpiyoruz. Üst malzemelerini koyduktan sonra 180 derecede önceden ısıtılmış fırına veriyoruz ve çıkmaya yakın mısırı ve kalan kaşarı ilave edip fırında kaşarları eridikten sonra servis yapıyoruz.Bitti...





28 Mayıs 2009 Perşembe

Mantıklı insandan mantıksız fikirler...


Karar verdim artık yemekleri çatal kaşık kullanarak yemicem. Ayıptır demesi salatayı bile kaşıkla yerim o kadar büyük büyük alıyorum ki lokmaları beş dakkada dünyanın yemeğini yiyebilirim.
Bir anda aldığım üç kiloyu takıntı haline getirdim. Hızlı yediğimi farkedince dedim eğer ben çubuklarla yersem zaten tutmayı bile beceremem hem hızlı yemem hem de bir saatte avcum kadar şeyi anca yiyebileceğim için kilo alma olayı biter. Süper fikir süper! Derhal alamam lazım şu çubuklardan
:P

Çılgınlık buymuş :P

Şimdi geldim kontrolden ve yorgunum, bitkinim, tuşlara zor basıyorum. Yani bi florür sürüp postalayacaklarını bilsem hiçte gitmezdim. Dişlerime bakan kadın sapasağlam olduğunu söyledi hiç çürüğüm yokmuş. Benim aynada görüp çürük sandıklarım lekeymiş. Neyse ben iğne olmaya hazırlamışken kendimi ilaç sürülüp yollanmak az işime de gelmedi değil :P
Dün akşam mutfağı toplarken bir yandan da televizyon izliyordum. Hani tiii geçen sene mi ne Çılgın Dershane diye bi komedi filmi pörtlediydi aha işte onun kampta geçeni veriliyordu. Ta ilk bahsi geçtiğinde daha adını duyunca midem bulandı. Çılgın deniyor, hem de bir dershane için. Acaba ne kadar çılgınlar? Çılgın olduklarını nerelerinden anlıyoruz? Çılgın olmak için ne yapıyorlar?
Arkadaşım o aptal müziğini telefonuna yüklemişti ve bütün yaz çastık çastık dinlettirdi bize..
bu bir çılgın dersane hikayesi
bu dersane çılgındır ta kendisi
müzik son ses aç herkes dinlesin

buraya gelmeyen çıldırıp dinlesin
yo yoooo
devamında şöyle bişey var ve aslında ne olduklarını kendileri de söylemekte
yarışta geçeriz birini ezeriz
işte sana çılgın dersane!

İşte ya işte! İşte çılgınlık budur abi.. Var mı sizden çılgını? Yürüyün be! Ben böyle çılgın dershane görmedim. Ben de dershaneye gittim ama bizim dershanede böyle çılgınlıklar yapamıyorduk. Nerede yaşanıyor bunlar uzayda mı?
Dershanecek kampa giden bu arkadaşların aileleri pek bi özgür bırakmış çocukları. Benim annem daha evden çıkarken eşşek kadar oldum hala kızım yabancıysa kapıyı açmadan bak şu delikten falan der. Bunlarınki şöyle tenbihliyodur herhalde ' yavrum karpuz kokulu prezervatifini bavulunun ön cebine koydum hadi manyak eğlen, eğlene eğlene gebermeden gelme e mi yavrum!'
Çok az bi bölümünü izledim tahamülüm yok böyle şeylere. Komedi diye önümüze koyuyolar komedi bu mudur?
Gece arkadaşımız fikiniyle uyurken yaklaşık onbeş kişi odasına dalıp memesini ısırsın diye çekirge koyalım ısırdığında ne güleriz ama.. Ya da önce oğlan çocuklarına kendimizi pazarlayıp sonrasında 'bak sen şerefsize! ben pazarlarım bunda bişey yoktur ama namıssız herif kuduruk herif nasıl da içimize düştü şimdi görürsün gününü' deyip tangayı giydirip sabah ders işlerken manzara onların poposu olur öğretmenimiz de katılır bize buna da güleriz.. Ayrıca bu oğlan çocuklarına sadece günlerini değil her yerimizi gösteririz. En ufak bir terleme olursa bu azgın herife bu sefer hiçbişey giydirmeyiz hele buna güle güle karnımız ağrır. Kamptan dönünce de annemizle aramızda şöyle bir muhabbet geçer
-Ah yavrum benim ne de özlemişim hoşgeldin evladım
-Hey Mom! Naber falan ben geldim haa çok eğlendim haa ahaha ahahahah ahaah
-Aahahaha gerçektenmi anlatsana neler yaptın kampta yeni aşklar keşfettin mi?
-Aşk bana göre değil mom, duyusala baylamak, bağlılık bana göre değil çılgınım ben tek gecelik aşklara motoru taktım folloş oldum haa
-Ol yavrum istersen kendini pazarla sen benim yavrumsun, sen benim çılgın ve yollu kızımsın

Bilmiyorum ben miyim bi böyle düşünen ama bu tip komedi filmlerine gülemiyorum. Aksine tiksinti duyuyorum. Bence komik değildi, yarım saat bile izleyemedim. Basit ve ucuz buldum filmi ve o filmde oynamış olmasını kendilerini yakıştıramadığım insanlar var. Yazık! Bunlara gülebiliyorsak çok yazık!

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Ergenleri çözdüm!

Wikipedia 11-20 yaş arası diyor, yani ben de hala bir ergen sayılıyorum. Bir sabah uyandığımda beyin perisi gelecek ve ergen beynimi alıp yerine olgun ve mantıklı düşünebilen yeni beynimi bırakacak. Ben ise ergenliğe girmesine izin verilmemiş bir çocuk olarak şimdi ergen olsaydım ergenlikten çıkmama 7 ay 22 gün kalmış diyebilecektim. Ben kendime, 'aha işte ergenim!' demem gereken zamanda ergenliğe yeni girmiş gibi davranan ailemle çakıştığım bir dönemdeydim. Ergen psikolojisini bu şekilde çözdüm diyebilirim. Şimdi bana 'Islı abla ben ergenlikten ne zaman çıkıcam?' diyen ergen yetiştirme yurdunda muhafaza ettiğim öğrencilerime 'Az kaldı evladım çıkmak üzeresin' diyebiliyorum.
Nihayet bir grup ergen beyinli üzerinde uzun süren araştırmalarımı tamamladım ve wikipedia'nın açıklamalarını gözden geçirip araştırmalarım doğrultusunda yorumladım. Bakalım wikipedia bu ergenlerle ilgi neler söylemiş...

Ergenler ne hisseder, nasıl davranmak ister?

1. Ergenin genel olarak duygularında istikrarsızlık olduğu görülür. Bir gün önce çok mutlu ve enerjik olan ergen ertesi gün kabuğuna çekilmiş ve bitkin olabilir. Duygular anlık olarak bile değişkenlik arz edebilir. Bu nedenle ebeveynin bunu kabul etmesi ve her defasında “Daha dün iyiydin, şimdi ne oldu?” türünde sorgulamalara ve baskıcı yaklaşımlara girmemesi gerekir.

(Ergenlerin beyni kıç kısmındadır yani bu tip istikrarsızlıklar çok normaldir. Bence ebeveynin “Daha dün iyiydin, şimdi ne oldu?” demesi lazımdır hatta baskıcı yaklaşımdan fazlasını yapmalıdır hele ki çocuk ortada hiçbir sıkıntısı olmadan bu şımarık ergen triplerindeyse baskıcı yaklaşımdan taviz vermek bir ebeveyne yakışmaz çünkü bu durumu bir ebeveyn kabul ediyorsa çocuğsunun üstüne bir bardak soğuk su içmeli, banyoda baldır kısmına sıkılaşması için tazyikli su kompresi yapmalıdır. Demem o ki ebeveyn yıpranmaya, buruşmaya, yaşlanmaya o dakka başlamıştır.)

2.Bu dönemde ergen duygularını çok dolu ve coşkulu yaşar. Gerek ses tonu ve vurgulamaları ve gerekse mimikleri önceki döneme göre duygularını daha fazla ifade ediyor niteliktedir

(Kesinlikle öyledir egren bu dönemde kendisini en deli aşık sanar ve aşkı için bileklerini kesmeyi sevgiliye bağlılık bilir. Gerek ses tonu gerekse vurgulamaları aile efradına hakaret yağdırıp derdini bağıra çağıra anlatmaya gayret ederken bir hayli gelişme gösterir. Sesini bu şekilde geliştiren bazı ergenlerin ilerleyen zamanlarda şarkıcı olabildikleri de gözlemlenmiştir.)

3. Diğer dönemlere göre daha yoğun hayal kurar ve gerçekten zaman zaman uzaklaşır. Bu hayaller gelecek planlarını kapsayabileceği gibi genellikle karşı cinsle ilgili hayaller olabilmektedir

(En çok hayal kuran varlıkların ergenler oldukları konusunda şüphe yoktur. Ergenlerin karşı cinsle kurduğu en büyük hayal karşı cinsin mükemmel olduğu, onu hiç bırakmayacağı, onunla ilerde evlenip çocukları olacağı yönünde gelişme gösterir. Bir ergenin hayal kırıklığına uğraması çok tehlikelidir, böyle ergenleri sürekli gözönünde bulundurmalı gerekirse deli gömleği giydirilmelidir. İkna etme çabaları yersizdir çünkü onun ikna olduğu tek şey dünyadaki en mutsuz insan olduğudur. Bu acıya katlanıyor olması onun için işgal altında yaşamaktan daha güç bir durumdur.)

4. Ergen zaman zaman yalnız kalma isteği içinde olabilir. Odasına çekilen ve yalnız kalmak istediğini söyleyen bir ergenin ciddi bir sorunu olduğu düşünülüp kaygılanılmamalıdır. Ergen kendisi ile baş başa kalıp yaşadıklarının muhasebesini yapma ihtiyacı hissedebilir.

(Zaten bir ergenin ciddi bir sorunu olması mümkün değildir onun ciddi sandığı sorunlar ileride atlattığı dönemden tiksinti duymasına sebep olacaktır.Zaten ciddi bir sorunu varsa bunu ergenliğe bağlamamalı onu bir birey olarak görüp müdahele edilmelidir. İstisna olarak gördüğümüz birkaçı dışında bütün ergenlerin odasına çekilip yaşadıklarının muhasebesini yapması serbesttir. Zaten bu gruptaki ergenlerin muhasebesi çokta karmaşık hesaplara dayanmaz. Bir ergenin yaşam muhasebesinden örnek vermek gerekirse:
Melda Selman'a sarmışsa ve ben de Selmandan hoşlanıyorsam Melda aradan çıksın diye ona Ömer'i ayarlarım, eğer Ömer Melda'yı beğenmezse Erkan cepte. Tipsiz ama zaten Meldada da tip yok. Onlar tencere kapak olurken ben de yavaştan Selman'a kayarım. Selman benden hoşlanmazsa ona kanser olduğumu söyler sınırlı günlerimde beni yalnız bırakmaması için yalvarırım.)

5. Ergen kendini yorgun hissedebilir, buna bağlı olarak çalışmaya karşı isteksizdir. Vücut enerjisi âdeta büyümeye harcanıyor gibidir.

(Ergene rahat hep batar. İki işin ucundan tuttu diye küçülmez hiç merak etmeyin.)

6. Ergen yaşadığı bedensel değişimlere bağlı olarak çekinebilir ve kendini saklama ve bu değişimlerden çevreyi haberdar etmeme isteği içinde olabilir

(Bu tip ergenlerin sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Bedeninde çıkan ilk kıl tanesini saklayıp ilerde çocuğuna göstermeyi planlayan ergenlerin böyle hissetmesine imkan yoktur. Ergen, değişimlerini cümle aleme duyurmak ister. Herkes onun artık bir birey olduğunu bilsin ve ona göre ayağını denk alsın ister.)

7.Yeni şeyler deneme merakı artmıştır.

( İnsan oğlunun merakı ergenlik çıksa da çıkmaz yalnız bu merakın filizlenme zamanı risklidir. Ergenin neyi merak edeceği hiç belli olmaz. Bir ergenin merak edebildikleri normal bir insanı hayretlere düşürebilir ama unutmayalım ki ergen kişi zaten normal bir insan değildir.)

8.Bu dönemde arkadaş çok önemli bir noktadadır. Bu nedenle arkadaş seçimi konusunda ergenin dikkatli olması ve ailenin hassas davranması gerekir.

( Ergen bu dönemde arkadaşını ailesinden önce tutar. Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanıdır yalnız bu dönüp dolaşmalar sırasında ergen tilki kuzuya bile yem olabilir. Ergen kendisine abuk bir arkadaş seçtiğinde ebeveynin artık yapacak hiçbirşeyi kalmamıştır. Üzgünüm ama araştırmalarım gösteriyor ki ergen kişi kendisine bu tip bir arkadaş bulduysa aile onu tasma takıp gezdirmediği sürece arkadaşının kurbanı olmaktan koruyamaz.)

9. Bu dönemde ergenin fark edilme ve takdir edilme ihtiyacı vardır. Bu ihtiyacını aile içinde gideremeyen ergen, farklı arkadaş gruplarında bu ihtiyacını giderebilir

( Ergenin ihtiyaçları sınırsızdır. Ergen çok garip şeylere ihtiyaç duyabilir. Aile ergeni kafasının üstünde gezdirse de ergen takdir edilme ihtiyacını karşılamış sayılmaz. Zaten ergen kişi hanyeyle konyenin kim olduğunu farklı arkadaş gruplarında bu ihtiyacını gidermeye çalışırken öğrenir. İstediği mertebeye ulaşamayan ergen kimse, itilmeye, kalkılmaya, hor görülmeye mahkumdur. Bu tip ergenler için psikolog yolu görülmüştür.)

26 Mayıs 2009 Salı

Halley pasta.

Hiç beceremiyorum şu basta böğrek yemek işlerini.. En büyük kabusum kurabiye yapmak. Bi ara tepsi tepsi çöpe giderdi. Trip atıyorum diye zavallı annem ve babam yüzlerini ekşite ekşite yerlerdi. Ama artık tak etti canıma ne bulursam yapıcam insan birinden birini tutturur dimi yani o kadar da yeteneksiz olamam herhalde sanırsam :P
Geçen bu hırsla giriştim bi pasta yaptım :) Bloga koyucam ya şimdi yaptım diye gurur duyuyorum kendimle:P... Tipi kayık mayık ama pasta işte...
Öhöm böyle şahımtırak bişey yaptıysam tarifini de vermem lazım. Ben tam şurda gördüm tarifi azıcık değiştirerek ortaya şu aşağıdaki şeyi çıkarttım.
Not: ben yapabildiysem herkes yapar :P


MAZLEMELER

Keki için;
5 yumurta
2 su bardağı şeker
2 çay bardağı sıvıyağ
2 çay bardağı süt
2 paket kabartma tozu
4 bardak un
1 paket vanilya

Ara kreması için;
1/2 litre süt
7 çorba kaşığı un
1 yumurta
6 çorba kaşığı şeker
1 paket vanilya
1 küçük paket labne peyniri

Sosu için;
3 su bardağı süt
5 çorba kaşığı şeker
6 çorba kaşığı kakao

Üzeri için;
1 paket hazır çikolata sosu
Yeteri kadar hindistan cevizii

YAPILIŞI

Kek için yumurtalar şeker ile iyice çırpılır. Sıvıyağ, süt ve vanilya da ilave edilip çırpmaya devam edilir. Un ve kabartma tozu da ayrı bir kapta harmanlanıp karışıma ilave edilir ve kaşıkla karıştırılır. Yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dökülüp önceden ısıtılmış 175º derecelik fırında pişirilir. Sos için şeker, kakao ve süt karıştırılır. Kek soğuyunca ister su bardağıyla yuvarlaklar kesilir ister bıçakla karelere bölünür ve her tarafı sosa bulanarak buzdolabında 2 saat bekletilir. Krema için ayrı bir tencerede un, yumurta, şeker ve vanilya karıştırılır. Süt de ilave edilip kısık ateşte muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir. Ocaktan alınıp labne peyniri ilave edilip ve karıştırılır. Buzdolabında soğumuş olan kekler bıçakla enlemesine ikiye bölünür ve aralarına hazırlanan krema sürülür. Keklerin herbirine çikolata sosu gezdirilip hindistan cevizi serpilir üzeri arzu edilen şekilde süslenir.

Gizli formül!


Ben buraya yazınca bu formül gizli olmaktan çıkıyo tabi :P
Kadınların birbirine her fırsatta 'ay şekerim bir maske buldum on yaş gençleştim vallaa' gibi söylemlerine sık sık şahit oluruz. Birbirine tavsiye veren Ayşe teyzeler piyasayı altüst etmekte :D Ben de kadın milletinin bir ferdi olarak görevimi yerine getirmeyi kendime borç bilirim :p (öğk bu nasıl bi açılış konuşması böyle!)
Neyse caniko sadede geliyorum az kaldı..
Annemin bi arkadaşı var, yok yok kankisi diyim çok yakınlar. Onun doktoru demişkiii:

-H. hanım siz şimdi şu verdiğim üç kremi karıştırıverin zaten süper olan cildiniz daha da süper olmakla beraber toplam on yaş gençleşeceksinizz! (tabi bir günde değil ) Benim annem de heyecanla atladı 'sen söyle bakiim şu kremleri gidip hemen alıp yapalım şu karışımı..' Yaklaşık bir aydır kullanıyo annem bu karışımı. Açıklıyorum isimlerini :P bepathen krem, bepathen plus, bepathen merhem.
İşte gönül dostları bu kremleri herkes bilir; bisildekten düşen çoocuğmuzun dizine, kızartma yaparken farketmeden kızarttığımız elimize falan filan sürüyoruz ya hani işte o kremler.
Şimdi ben vakti zamanında çok araştırdım. Böyle kremdi maskeydi Allah ne verdiyse sürdüm sürüştürdüm bebek gibi suratımı mahvettim hatta çok acı hatıralarım vardır ayrı bi başlık altında hepsini toplayabilirim. O yüzden asla birine 'bak canım şunu sürdüm çok iyi geldi al hemen sen de sür' demem. Vebaldir bu ben o sür diyenler yüzünden sürdüm sürdüm cildimi düzeltene kadar anam ağladı.

Bir senedir bildiğim doğal içerikli bi kremim var biraz pahalı ama alıyorum ismini vermicem bana iyi gelen sana iyi gelmeyebilir :P Bi o kremi kullanırım bi de yine doğal bi temizleyicim var öyle gidip sabah akşam kullanmıyorum onu da çok canım yandığı için az az kullanıyorum. Şimdi cildim süper ama arada bir böyle stres zamanında falan istemdışı nalçak sivilceler gelir burnumun tam ortasında falan çıkar. Geçen o hain sivilcelere günlerini gösterdim. Tuttum korka korka önce yüzümü temizleyicimle yıkadım sonra annemin karışımından sivilce çıkan bölgelere sürdüm yattım ve sabaha hepsi sönmüştü. Önce yok dedim zaten geçecekleri varmış ben bunu kremin marifeti saymıyım dedim. Sonra tekrar çıktı bu stres sivilceleri fırsat bu fırsat tekrar sürdüm karışımı tabi önce yıkadım. Sabaha yine sönmüştü. Aslında ileri yaş için uygun bir karışımmış bi de yağlı ciltlerde pek kullanmamak lazım ama böyle sadece sivilce çıkacağını anladığım zaman sürüyorum.
Dipnot: Ben yine uyarımı yapayım da:
Ey okuyucu kişisi bu karışım bana iyi geldi diye sana da iyi gelecek diye bi onay almadım sağlık bakanlığından!..

24 Mayıs 2009 Pazar

Stardoll!

Hehe :D akşam akşam stardoll keşfettim.. Hazır el atmışken benden azimeden ve pilliden bitane yaptım :D yanlız en çok azime benzedi hee.. Ben de benzedim hakkımı yemiyim şimdi o gözlüklerimden takınca bi farkım kalmıyo alttakinden :P Pilliyi de yazın ona benzer bi gözlük taktığı için o şekilde resmettim :P O da çilli çilli süper oldu valla :))

1.Bayan ıslı hatun kişisi aşşa yukarı böyle bişey XD



2. Azime şahısı müthiş benzedi bence. Onun böyle bi gözlüğü var takınca adamı dövücek gibi sert bi görüntüsü oluyo..

3.Cadı kendi karar versin benzemiş mi... valla o kadar uğraştım ne zor bi yüzün varmış :P Bence benzedi :)

Bu kızın canı sopa istiyor..

Canım sıkılıyo blog, hem de çok... Hiçbirşeyi istediğim gibi yapamıyorum... Bıktığım şu insan bozuntusuyla da uğraşmak istemiyorum. Neden bi düzen oturtmaya uğraşırken hayatıma burnunu sokuyo?
Ne bişey dikesim var ne ders çalışasım var. Babamın yanında da çalışmak istemiyorum. Kolbastı da oynamak istemiyorum. Kurabiye yapabilmeyi bile istemiyorum. Annem böyle durumlarda şöyle der 'Bence sen sopa istiyosun'. Belki de... Şöyle biri beni evire çevire dövse, ağzımla burnumun yerini değiştirse bi tarafımı kırsa kendime gelir miyim acaba?
Bu ara yine hastane yollarında bitiricem kitaplarımı. Diş randevum var bikaç güne. Sonra uyluk kemiğimle ilgili problemim var galiba. Ben de tam anlayamadım ama çok oturduğum zaman ağrım oluyo. Bundan bi sene önce beton zemine düştüm ve kemiğim kırıldı sandım. Doktora da gitmedim iğne fobim var ve beni kan tutar. Iyy kendimden nefret ediyorum söylerken bile. Daha bir ay önce üç gün hiç kalkamadan yattım da hastaneye sürükleyerek götüremedi annem. Şimdi tıpış tıpış kendi ayağımla gitmek istiyorum. Korkmaya başladım film neyin çeksinler de içim rahat etsin. Hem hazır canım dayak istiyoken hastaneye gitmek benim için zaten dayak tadında. En son bi kan aldırdım rezil olmayalım diye gayet cesur davranmaya çalıştım ama ne fayda.. Kadın kanı aldı elindeki tüpü görünce olduğum yere yığıldım. Hayatımda bir defa kalça iğnesi yediğimi hatırlıyorum onda da hastaneyi ayağa kaldırmıştım :)) Kalkmış bi de sopa istiyorum sağ kroşeden sonrasını görmeye ömrüm yeter mi acaba? :D

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Islı bir kız olduk hayırlı olsun :)

Fasulye gider ıslı kız gelir...
Blog bundan sonra bu temada devam ediyorum. Blog adresimi de değiştiricem http://fasul-ye.blogspot.com yerine http://islikiz.blogspot.com olacak. Şimdilik üşendim ama değiştircem onu da... Ay çok beğendim tam benim rengim oldu ^^..
İzleyici eklememiştim diğer temayı kullanırken bunda kendiliğinden gelmiş ben de kaldırmadım. Bir kişi varmış hehe :) ekleyince farkettim izleyici şeysinden daha önce koymam lazımdı. Neyse zamana yayarak geliştiriyorum blogcuğumu. Henüz düzenlemediğim bir iki şey kaldı onun dışında tamamız. Bu arada yine paragraf başı yapamıyorum ama napıyım o kadar olur..
Yorumların altta olması da daha iyi oldu ne o yukarda miniminnacıktı.. Üstteki görüntüyü bilerek büsbüyük seçtim :)
İşte öle... Haydin blog şeysi görüşürüz...

22 Mayıs 2009 Cuma

Değişim...

Ben hep mozilla kullanıyodum az önce explorer kullanarak açtım blogu ve yazılar ecüc becüc görünüyo.. Soldaki bilgiler de aşağıda görünüyomuş. Sinir oldum zaten temayı değiştirecektim bazı eksikler var temamda.. Mesela paragraf başı yapamıyorum sürekli yazılarım dümdüz çıkıyo biçok özelliğim sınırılı en kısa zamanda blogceğizim yepisyeni olmalıyız. Ayrıca yakın zamanda Fasulye olarak başladığım kullanıcı adımı da değiştirmeyi planlıyorum. Sebeplerim var yakında değişiyoruz ;)

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Benden sana...



Artık ait değilsin buraya,

Asla sahip olamazsın ona,

Bazı şeyler vardır anlayamazsın,

Sen küçük oyunlar oynarken ben kazanırım!
Sen emeklerken ben koşarım...



Korku ve Kabus!


Dün gece son zamanlarda yaşadığım en uzun gece oldu... Normalde saat12:00 olmadan yatağa girmem. Dün finaller de yaklaştığı için hızla ders tekrarına başladım ve yoğunluğumdan oldukça ihmal ettiğim kitabımdan biraz okudum. Saat 1:30 gibi uykum bastırdı ve kız kardeşimin uyumasını beklemeden yorganıma sarıldım. Saat 4:00 gibi erkek kardeşimin yattığı arka odadan inanılmaz bir çığlık koptu. Uykum ne kadar geç de yatsam hafiftir. Anında gözlerimi açtım kalbim deli gibi çarpıyordu, evet erkek kardeşimin çığlığıydı bu.. Sanki kulağımın dibinde bağırıyordu. Hemen arkasından bi ses daha geldi.. Ağır bişey yere düşmüş gibi tok bi sesti. 14 yaşındaki erkek kardeşim 'Anneee!' diye bağırıyordu ama bu kadar gürültüde ne annemden ne de babamdan ses gelmiyordu. Koşuşturma başladı bu sefer de hem bağırdığına hem de tepindiğine emindim. Kalbim yerinden fırlayacak gibi ataken aklımdan olası ihtimalleri geçirip herşeye hazırlıklı olmaya ikna ettim kendimi.. o anda tek düşündüğüm ya kardeşime bişey olmuştu, ya annem ölmüştü ya da babam. İçeriye gidersem göreceğim şey asla normal bişey olamazdı. Beş saniyede aklımı üşütmeye yaklaştım. Buraya kadardı. Kardeşime bişey olmadıysa anneme ya da babama olmuştu. Annemlerin odasıyla erkek kardeşiminki karşılıklı. Bağırışmalar bu sefer koridordan duyulmaya başladı. Bizim oda koridorun başındaki oda. Bu kadar şeyi beş saniyede düşünebilmiştim. Hemen yatağımdan fırlayıp koridora doğru koştum arkamdan da kız kardeşim geldi. Karanlıkta önce babamı gördüm, annemi göremeyince ayaklarım tutmamaya başladı. Erkek kardeşim hemen önümde hıçkırarak ağlıyordu. Zorla ne olduğunuanlamaya çalıştım. Sonunda karanlıkta annemi de buldum. Erkek kardeşim anneme sarılmış ağlamaya devam ediyordu. Minnoş bile gözleri kocaman olmuş, şoka girmişti. Peki bu kadar gürültüğ neydi, neden kardeşim ağlıyordu ve babam niye donup kalmıştı? Bunları sonra düşünmeliydim. Kimseye bişey olamdığı için rahatlamıştım. Yere yığılmış bir halde ellerimi hissetmeye çalışıyordum. Kız kardeşim ısrarla ne olduğunu sormaya çalışıyordu ve ben hala şoktaydım. Kötü bişey olduğunda asla çığlık atmam, direk şoka girerim. Deprem olduğunda da, trafik kazasında yamulmuş arabamızdan çıktığımda da, boğulmak üzereyken morarmış halde sudan çıkarıldığımda da şoka girmiştim. Benim felaket olaylarına tepkim bu. Kendimi en kötüsüne, ölüme hazırladığım için kendime gelmem ve olayın aslını anlamam uzun sürdü. Kız kardeşim herşeyi anlamış ve bana anlatıyor, yarım yamalak dediklerini anlamaya çalışıyordum. Erkek kardeşim gece uyanmış ve yatağının başında uzun bir adam görmüş. Başta karanlıkta gördüğü kişiyi bizden biri sanmış ama adam olduğunu anlayınca korkusundan çığlık atmaya başlamış. Babam çığlığı duyunca yatağından fırladığı gibi kardeşimin odasına gitmeye çalışmış ama yataktan inerken yuvarlanmış ve yere kapaklanmış. Duyduğum gürültü babamın düşmesiymiş. Kardeşim de korkuyla koridora fırlamış ve annemi gördüğü halde çığlık atmaya devam etmiş. Ben geldiğimde olayın bu kısmındaydık. Ağlarken annem onu halüsinasyon gördüğüne ikna etmeye çalıştı ama kardeşim ısrarla 'sırık gibi herifti' diye sayıklayarak ağlamaya devam etti. Saat 6ya kadar ailecek kardeşimi yatıştırmaya çalıştık. En sonunda benim yanımda uyudu ve sabah uyandığımda daha kötüsü olmadığı için şükrettim. Bu olay sayesinde de en kötüsü olduğunda ailecek nasıl davranacağımızı çözdüm. Babamla ben şoka gireriz, annem ortalığı yatıştırır ki zaten en metanetlimiz annemdir, en kötüsü de olsa panik yapmaz, yapıcı olur. Kız kardeşim de döne dolana ne olduğunu anlamaya çalışır.

19 Mayıs 2009 Salı

Cadım geçmiş olsun...

Canım anca okudum yazdıklarını.. Çok çok geçmiş olsun sen böyle yorumları kapatırsan ben de burdan çekmikiririm sana..Israrla felaket senaryoları yazmayı bırak okudum gidip çay kaşığında boğasım geldi seni! Buraya geldiğinde tekrar hastaneye git ve mutlaka neyin nesiymiş ayrıntısıyla anlat bana... Dün gece rüyamda seni görmüştüm bütün gece sana kek yaptım sonra ormanda falan dolaştık açtım napıyomuş cadım dedim okuyunca çok üzüldüm :( İnşallah önemli bişey değildir... Sınava kadar hiç düşünme ve düşüneceksen de iyi şeyler düşün!

16 Mayıs 2009 Cumartesi

Yeni ciciler...

Bazen beni çok yoruyo ama dikmeyi seviyorum ^^ Geri dönüşümcü bi insanım çocukluğumdan beri elime ne geçse çöpe atmadan önce tekrar ne şekile getiripte kullanabilirim diye düşünürdüm. Annem bundan bir sene önce bi etek dikmeye kalkıştı o zaman kumaş çok hoşuma gitmişti ama anneme kaptırdım.. Geçenlerde çok dar yaptığı için giyemediği eteği al naparsan yap diye bana verdi ben de ondan bi güzel elbise yaptım :) Kurdele kutusundan bulduklarımla da üç ayrı renkte şeridi askı yaptım... Ortaya bu çıktı...

İkinci olarak beyaz bi bluz almıştım onun altına kırmızı kalem etek diktim ikisi birlikte süper oldu :)



13 Mayıs 2009 Çarşamba

Kağıt parçası

Blog bak ne buldum!
Geçen eski ıvır zıvırlarımı sakladığım kutuda kardeşimle küçükken kapı altından atarak yazıştığımız bi kağıt parçası :).. Eşşek zıpası kocaman oldu kafa tutuyo halbukine ne kadar da masummuş :P
Ufaklıktan önce beni sevdiğini anlamak için resim çizmesini istemişim o da muhteşm bi resim çizmiş :D Kendime de bayıldım tıpkı ben :P


Hemen sonra ben de ressamlığımı konuşturmuşum...Küçücük çocuğu kendi boyumda çizmişim :)) Devamında da gözlerimi yaşartan bi muhabbet dönmüş :))

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Tabaklarım...

Nihayet kursta iki parça bişey bitirebildim :) çok süper şeyler yaptım diyemem daha ilk senem ama acemi işi iki tabağım var... Yakında koskocaman bi panom da olacak ama henüz yapım aşamasında... Bu ilk tabağımda altınıma bi haller oldu yarım yamalak çıktı ama ilk olduğu için üzülmedim. İkincisi hoşuma gitti :)

10 Mayıs 2009 Pazar

Bir fasulye annesi olmak...

Aslında bu sonradan pörtleyen anneler günü babalar günü gibi günlere öyle aman aman kıymet vermiyorum. Benim için doğum günüsü daha önemli ama yine de anneme hediye alamama vesile olan her günü değerlendiriyorum :) Annem benim koruyucu kalkanım... Tebiki de herkese kendi annesi özel ve ben de kendiminkini diğer her anneden ayrı tutuyorum. Hakkını ömrüm boyunca ayağını yıkasam ödeyemem :P.. Kendisine okumasa da kısa bi yazı yazdım..
Anneme...

Herkesin seçme şansı olmadan bir annesi olur. Bir seçim yapma şansım olsaydı senin gibisini bulamayabilirdim. O kadar şanslıyım ki annemsin.
Küçükken sen kulağımı temizlerdin. Çok canım yanardı ama hoşuma giderdi. Çünkü mecbur benim kafam senin kucağında olurdu, ellerin yüzümü okşamak zorunda kalırdı. Annesinin bitlerini temizlediği maymuncuk gibi sevinirdim. Bana hiç canım kızım demedin. Hep diğer kızların annelerini kıskanırdım. Onların annesi kızlarını prensesim diye severken sen çektiğin sıkıntılardan bana beş dakkanı ayıramazdın. Beni hiç öperek uyandırmadın, beni sevmekten hep çekindin. Bazen gece uyurken gelip üstümü örter saçımı okşardın. Gözümü hiç açmazdım elini çekersin diye. O zaman bana olan uzaklığına çok üzülürdüm ama yıllar sonra anladım beni ne kadar sevdiğini. Belki sevgi sözcükleriyle büyümedim ama sevgini fazlasıyla hissettim. 12 yaşıma kadar sitemkar yaklaştım senin uzaklığına. Şimdi eksikleri tamamladık. Geç oldu ama seni kazandım. Artık bambaşka bir annesin. Ben çocukluğumdaki eksikleri şimdi yaşıyorum. Şimdi elini daha sıkı tutuyorum. Şimdi sana ihtiyacım var ve hep yanımda buluyorum. Şimdi sadece annem değil aynı zamanda arkadaşımsın. Şimdi çocukluk duygularımı yaşıyorum. Bilmiyorum ben olmasaydım napacaktın :P ... Sendeki değişimin sebebi ailendir ;) Seni gerçekten çok seviyorum. Kızmanı bile seviyorum. Kızınca bile güzelsin :P Bi de saçına röfle yaptıkmı babam sana bi daha aşık olacak :D Not: Annecim bu sana mektuptan başka herşeye benzedi. Bi ayar tutturamıyorum her türlü duyguyu içeren bi yazı oldu :)) Ama neticede seni seviyorum ya ona bak :P Hadi anneler günüsün hayırlı uurlu olsun.

Canım bilgisayarıma...

Sahibinden bilgisayar bozuntusuna...
Bak bilgisayar bozuntusu, senin bunca yıl kahrını çektim. Bazen klavyeni yumrukladım, fareni duvara fırlattım, kablolarını kopardım... Sen de benim kahrımı çektin bu yüzden hakkını da yemek istemiyorum... Ama anla bıktım artık seninle uğraşmaktan.. Her açılan sayfa için vaktimden beş dakka çalıyosun ki ben o vakti nasıl zor buluyorum haberin var mı? Artık sana bi format çekmenin zamanı geldi. Bünyende barındırdığın virüsler yakında bana da bulaşacak diye korkuyorum. Her formatta kaybettiğim dosyaların yasını tutuyorum ama bu sefer hepsini yedekliyorum.. Kendimi zeki mi sanıyorum şimdi ben? :P Yoo hayır..

7 Mayıs 2009 Perşembe

Çocukluk oyunları...

Blog ben tekrar çocuk olmak istiyorum :( Eskisi gibi ebelemeç oynamak, bulutları pamuk sanmak, hayvanların kendi aralarında konuşabildiğine inanmak, mutsuzluktan bi haber olmak,o yedi renk yansımasının sonunda hazine bulacağımı sanmak, bir oda dolusu çilek verseler hepsini yerdim gibi abuk hayaller kurmak istiyorum.
Bugün spor yapmaya çıktığımda kızlarla ebelemeç oynadık :D çocukça ama özlemişim... Kız kardeşim en çok çocukken bunu hiç bıkmadan saatlerce nasıl oynayabildiğimizi merak etti :) Çocukken insanın bitmek bilmez bi enerjisi oluyo ... Hem geçmişten gelen hem de kendi ürettiğimiz oyunlar vardı. Kimisi olukça sadist duygular içeren kimisi saçmalığını daha oyunun ismiyle belli eden oyunlardı. Hatırladıklarımı saymak istiyorum :))

*Dolapta öcü var

*Tren geliyor mersinden
*Eziyetçilik ( nasıl bi çocuksak böyle bi oyun türettiydik :))
*Patenist ( pilli bilir meşhur patanist oluyor kendileri :))

*Bisiklet savaşı ( bu oyun da oldukça vahşi.. bisikletine binen bir grup aklı kıçına kaçmış çocuk sürüsü olarak birbirine son sürat hızla sürüp çarparak gerçekleştirdiğimiz bir olaydı )
*Aslancılık ( adından oyunu anlamak imkansız ama kardeşimin hayvan olma sevdası yüzünden türemiş bi oyundu :) o ısırarla aslan olurdu diğer çocuklar aslana yem olmadan iksire ulaşmaya çalışırdı)
*Ruhsarcılık ( yazarken bile güldürüyo :)) o ruhsar denen saçma diziden özenerek böyle bi oyun çıktı. Ruhsar olacaz diye girdiğimiz kılıklara annemin nasıl güldüğünü unutamam )

Bunlar bu saatte zorla hatırladığım en popüler oyunlarımızdı :) Şimdi bi daha düşündüm, tekrar çocuk olamaya o kadar da hevesli değilmişim :P

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Bir başka istek listesi...

Blog ben çok şey istiyorum ve önünü alamıyorum :( Böyle aç gibi gördüğüm herşeye 10 yaşındayken yaptığım gibi saldırıyorum :p Bak bak şundan da istiyorum ondan da istiyorum diye diye toparlayıp yaptığım istek listem:

1. Bikere bu üçünü de istiyorum.. Topuklu ayakkabı giymeyi beceremediğim halde istiyorum. 2. Bunlarıda istiyorum :) Aslında var iki tane wayfarer model gözlüğüm ama ben bu leopar desenlisine taktım onu da istiyorum, yuvarlak olanı ötekinden daha çok istiyorum :)) 3. Garip bi saat zevkim var bi tek saatte enteresan olsun, farklı olsun arayışım yok :) 4. Çantayı çok seviyorum onsuz olmaz.. Çantam olmadan sokağa adım atamam.. Spor yaparken çantamı evde bıraktığımda çocuğumu bırakmış gibi hissediyorum :.( Çantalarıma kardeş olarak şunları seçtim...5. Kıyafet olarak bütün dosyayı taşımam lazım aslında ama ben aralarından güç bela en çok hoşuma giden 4 tanesini ayırdım...
6. Ne eksik diyodum buldum :) İşte blog bozuntusu bunların hepsini bana kim alacak? hı?

Blog dikiş makinem günlerdir beni çıldırtıyo :(


Yeni bişey almak istiyorum ama çok şey istiyorum :P

mesela şöyle bi makinem olsa fena mı olurdu yani :)

Tamam kabul çok uçtum bu bana çok fazla...

Ama ama blog şunun güzelliğine bak yerim onu ben tokanmatik ekranı bilene var.. Her bi şeyi diker bu bendeki gibi teklemez pedalına basınca inat etmez :P


Tabi haddimi biliyorum bunu sadece hayal edicem şimdilik..

Belki diyorum şu soldakini alırım en azından alabileceğim şeylere sulanıyım:)

5 Mayıs 2009 Salı

ÖZÜR

Bunu kendisine karşı yazdığımı düşünen arkadaşımdan özür diliyorum hata yaptım tepkimi direk o insana belirtmeliydim böyle yanlış anlaşıldım üzgünüm... Benim meselem çok başkaydı. Asla tanıdğım bi insan bana kötülük yapmadıkça ona karşı böyle bi yazı yazmam tanımasam bile yazmam. Benim iyi niyetimi suistimal eden birineydi yazım tekrar ÖZÜR DİLİYORUM...(Bu arada kendisini hatırladım ayrıca severim... Önceki yazımda da kötü bi şekilde bahsetmedim zaten sadece arada espirisine bi laf söylemiştim o da yanlış anlaşılcak bişey değil. Binde bir okuma ihtimalin olsa yine de kötü bişey yazmam seninle ilgili ;) ) Blogumu istediğin kadar kurcalayabilirsin :P
tüüü hep böyle yapıyorum elime yüzüme bulaştırıyorum :(

Tebrikler! Fasulye kişisinin blogunu buldun hadi karıştır hazine var!


Blog açarken Pilli Cadımdan ve bir iki yakın arkadaşımdan başka kimse bunu bilsin istemedim ama millette öyle bi merak varki ne hikmetse bi şekilde araştırıp buldu. Zaten güvenemediğim için yazmadım Fasulye olunca böyle oluyo.
Beni yakından tanıyan herkimsen hiç farketmez bloğumda arayıpta bulabileceğin hiçbişey yok. Sümsük bi blog işte. Kurcala istediğin bölümünü bi ip ucu bulursan da haber ver! Burası özelim ve biri okusun kurcalasın yorum yazıp alkışlasın diye açmadım! Neyim gizli saklı oldu şlimdiye kadar? Hayatımda neyi gizlemeye çalıştıysam ajan gibi etrafımdakiler hemen karıştırıp kurcalayıp maden bulmuş gibi üstüme saldırdı. Ben senin sırlarını açık ettim mi şimdiye kadar? Kimsen fark etmez yaptım mı böyle bişey? İlk bulduğunda tepkin neydi?
'aaaa oleeyyy fasulye'nin bloguna ulaştım işte... Kimbilir neler yazmıştır bu salak hemen okuyup kimi tanıyosam anlatmalıyım. Yok yok bu da yetmez adresi veriyim de canlı yayın olsun herkes okusun.'
Herhalde böyle bi tepkin oldu ha! Ama okuyunca üzülmüşündür ayda bir yazıyorum onda da kalkıp havadan sudan bahsediyorum tüüüüh bak malzeme çıkmadı sana burdan. En iyisi ben günlüğümü geçiriyim buraya senin gibi merak edenler girer girer okur. Orda çok bahsettim senin gibilerden. Dedim ki bu insanların işi gücü yok anca birbirlerinin hayatlarını didikleyip ayağını kaydırmak merakındalar. Benim aklım fesatlığa çalışmıyo affet! Ne kadar uğraştıysam olmadı millet saf falan dedi ama napıyım ben buyum. Memnun değilsen uzak dur canıma minnet! Yeteri kadar abuk insanla uğraşıyorum.
Hadi canım geçmiş ola burda arayıpta bulabileceğin ne bi dedikodu ne bi sır ne ilgini çekicek bi yanlışım yok!

Not: Bahsettiğim kişicik kendini bilir diğerleri üstüne alınmasın.... Belki bilmezlikten gelir umrumda değil böyle düşünüyorum!

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Pilli Cadı...

Pilli Cadım yorumlarını kapattığın için ben de kendi blogumdan bişeyler yazmak istedim... Abinle ilgili yazdıklarını okuyunca çok üzüldüm :( Benim azime de belinde leke çıkınca araştırmadığım hastalık kalmamıştı. Öyle korkmuştum ki sonuçlar çıkana kadar stresten her gece rüyamda sonuçların kötü çıktığını görüyodum böyle bir endişeyi anlatmanın tarifi yok seni çok iyi anlıyorum. Sonuçlar temiz çıktığında herkesden çok sevindiğimi düşünüyorum. İnşallah kısa zamanda atlatırsınız canım.
Ben hayatımda bi kere panik atak geçirdim. Hani kısa ve geçici sinir krizlerim olmuştu ama ciddi bi panik atak geçirmek çok kötü... Kalabalık fobim var ve bi gün herkezin içinde kendimi kaybettim hatta millet uyuşturucu krizine girdiğimi falan düşündü büyük ihtimalle.... İnsan çok çaresiz kalıyo. İnşallah en kısa zamanda abin iyi olur...
Sen şimdi ciddi ciddi buraya geliyosun! Sanki gelmen için hala 3-5 yıl gerekiyomuş gibi.... Tuhaf geliyo :P Uzakta olmana çok zor alışmıştım şimdi burada olmana alışmam gerekecek :) Buna alışmak daha kolay olur... Gidip gelmelerin sırasında sakın sıkıntı falan yapma bütün işlerine yansır!
Benimki de böyle mektup yazar gibi oldu ama interneti fazla kullanmıyorum. Artık sipariş alıyorum haliyle hiçbişeye vaktim kalmadı finallerim de yaklaşıyo herşey üst üste geldi maillerime bile bakamadım. İnşallah bi iş ayarlamaya çalışıyorum eğer olursa süper olcak :) olmazsa babamın yanına devam ederim. Neyse yemek yaptım ona bakmam lazım . Seni çoooook seviyorum çilli papatyam. Kendini üzme sıkma zor günlerin geçer inaşallah....
Blog Widget by LinkWithin
 
ISSIZ ÇÖLDE ISLI BİR KIZ. Design by Pocket