23 Ocak 2009 Cuma

Laf Olsun Torba Dolsun

Blog biliyorum sadece birini değil seni de yüzüstü bıraktım. Bu hiç hoşuma gitmiyor ama elimden de bişey gelmiyor. Herhangi bir sebebi bile yok takip edemediğim bloguma saçmalıyışımın... Sadece şu an bişeyler yazmak istedim.
Kalktığımda saat 9'du. Dışarıya batım gece yağmur yağmıştı. Başucumda duran kitabımı inceledim 'Olasılıksız'. Dün sinemsına gittiğim, önceki gün kitabını 2 günde bitirdiğim filmin etkisindeydim. Kendimi bir vampire aşık olabilecek kadar cesur hissettim. Alacakaranlıkta kaybolmak istedim. Yeni diktiğim montumu giydim, pembe atkımı boynuma doladım, pembe çizmelerimle bir an için şirin görüdüğümü düşündüm. Yeni yeni kuruyan kaldırımlarda herzamanki gibi yere bakarak yürüyodum. Yine dalgındım. Son zamanlarda hayatımın nekadar dibe çekildiğini, soğuk ve yaşaması zor hale geldiğini bilmiyormuş gibi danvarndım. Kendimi kandırmak hoşuma gidiyor. Hayatı hep bulutların üzerinde yaşadım. Hayalperest yanım bütün kötülüklere iyi bir kup taktı. Karşılıksız sevmeyi alışkanlık haline getirmiş bir hayalperest. Düşünürken markete nekadar da çabuk geldiğime şaşırdım. Alışveriş alışkanlıklarım değişmişti. Sigaramı, kolamı herzamankinden almamalıydım. Boykot ettiğim ürünlere göz ucuyla baktım ve bugüne kadar paramın katkıda bulunduğu savaşı hatırladım. Neden sepet almak yerine her seferinde kucağıma dolduruyodum onca şeyi? Yine kızdım kendime. Çantamdan kredi kartını çıkardım ve kasiyere uzattım. Annem kartı bana vereli tam 2 ay olmuştu. Bana bukadar güvendiğini bilmiyodum. Onu hayal kırıklığına uğratmamak için çaba sarfettiğim için belkide...
'Hanfendi! Şifre!'
Biliyorum, yine dalmışım. Bunu hep yapıyorum. O sırada telefonum çaldı. Arayan annem.
'Nezaman geliyosun?'
'Geliyorum!'
'Bi misafirimiz var.'
'Kim?'
'Söylemem süpriz.'
'Anne uzatma söyle işte kim ?'
'Korkma seninkiler değil.'
'Çok komiksin!'
Annemi bazen tanıyamıyorum. Sağı solu belli olmayan bi kadın. Kesin gelen ya çok önemli biri ya da fazlasıyla önemsiz. Acele adımlarla eve dönüyodum. Kapıdaki ayakkabıya baktım ve bi tahminde bulunmaya çalıştım. Teyzem? yok değil o daha kaliteli giyinir. Hediye? düşünmesi bile kabus. En iyisi merakımı dindirmekti.
'Hala!'
Gözlerime inanamayışımın mantıklı bir sebebi var elbette. Buraya gelmeyeli 10 sene olmuştu. Şaşırdım. Gidip sarıldım ve oturup uzun uzun konuştum. Fazla sürmedi ve kızkardeşimle ben hariç herkez toplanıp halamı evine geri götürdü. Gelmesiyle gitmesi bir oldu. Hemen arkasından dayım geldi. Biraz oturdu ve onu da yolcu ettim. Nekadar kalabalık bi sülalemiz var. Yarısından çoğunun dibimde yaşıyor olması bazen can sıksa da seviyorum onları. Babam 7, annem 6 kardeşin en küçüğü. Kız kardeşimle ben de sülalenin en minyon tipleriyiz. Tip derken az önce aynaya baktım ve tipsiz diye değiştirmeye karar verdim. Evet evet hemen bu limon sarısı saçlardan kurtuluyorum ve karamel oluyorum. Sarışınlığın zekamı küçümsediğini farkettim. Esasında sarışın tek yanımın labne peyniri tenim olduğunu biliyorum. Kaşlarım ve kollarım sarı sarı çıkarken saçlarımın kestane oluşu sinirimi bozuyo. Ya komple sarışın ya da komple esmer olmayı tercih ederdim. Sarıya boyandığım anda doğuştan sarı olduğuma inanmamak mümkün değil. Dip boyası denen şeyede fitil oluyorum. Dibi gelmiş saç bana herzaman itici gelmiştir. Dibim her 2 cm uzadığında psikolojim bozuluyo. Sırf o işkenceye katlanmamak için saçımı sıfıra vurduğum zaman geldi aklıma :D. Tam 2 ay kanser hastaları gibi bandanayla dolaşmıştım ortalıkta. Kafamın tıpkı bir yumurtaya benzediği ozaman anlamış bulundum. Dışarıdan nekadar sakin görünsemde içimde okadar deliyim sanırım. Neyse blog fazla lafladım. Günlüğüme yazıyorum sanki olaya bak :P. Bir sonraki saçmalığımı heralde bundan bi 3 ay sonra falan yazarım :P . Umarım internet 1 yıldan evvel gelirde hasret biter. Enteresan kokular geliyo bizim cimcime pasta börek yapmış bu saatte.... Tıkınmaya gidiyorum!
Blog Widget by LinkWithin
 
ISSIZ ÇÖLDE ISLI BİR KIZ. Design by Pocket