28 Kasım 2009 Cumartesi

Islı kız blogger semalarında görüldü...

Beni buralarda görür müydüük?
Evini süpürüp silebilmiş ve nihayet anasız babasız bol arkadaşlı günlerden sonra kendisine beş saniye ayırabilmiş biri olarak cevabım evet.
Hoş evde yemek namına hiçbirşey yok. Annemler gittiğinden beri evde ordu halinde yaşıyoruz. Giriş çıkışlarda para alsam köşeyi dönerdim :). Dün artık yiyecek bişey bulamadığımız için Burger King'den hamburger istedik. O kadar açmışız ki yetti de arttı. Bu arada anladım ki süper ev çevirebilirim :P Parti bilene yaptık hihi :D Babaannemin ameliyatı iyi geçince kafa dağıtmak için pati yaptık kendi çapımızda. Valla süperdi :) Pilli cadımın da geldiği ilk partimiz oldu. Evde kalanların sayısı günlerdir en az 7'nin altına düşmediği için hayatımın en sosyal iki haftasını yaşadım. Bir hafta sonra ebeveynlerimiz gelecek. Artık beş kişilik bir aile olarak kalabalık olduğumuzu düşünmemeye karar verdim. Eminim onlarla ev sessiz glir bana. İlk günler kafa kafaya ağlaşırken son birkaç günümüz gülme krizleriyle geçti. Bütün arkadaşlarımız yanımızda ve bizimleydi. Kara gün dostum çokmuş anladım. Hoş zaten biliyodum :P Neyse son havadisler bunlardı. Şu da bizim aç bir kız ordusu olarak mutfağa tıkışıp yediğimiz hamburger soframız. :))

17 Kasım 2009 Salı

Canon SX20 IS ilk deneme çekimim...

Muhteşem birşey beklemeyin. Yeni fotoğraf makinemin ilk kez tuşuna basarken pek havamda değildim. Normal bir zaman dilimi olsaydı kutlama eşliğinde yapardım bunu. Evet ilk olarak yüz temizleme jelimin kapağını çektim seyrine doyamıyorum :)

Sonra odadaki her ayrıntıyı çektim ama ilkini koysam yeter fazlalık olmasın güzel şeyler çekince koyarım. Bu fotoğrafı silmedim. İlkler kıymetlidir :) Oy oy makrosunu yerim ben makinemin. Elime yapışıp kalmazsa iyi...

16 Kasım 2009 Pazartesi

bugünden birkaç not...

Fotoğraf makinem geldi blog! sağ salim istediğim gibi herşeyiyle geldi. Kurstan bi geldim yatağımın üstündeydi. Öyle mutlu oldum ki zıplaya zıplaya açtım paketi. Şimdi dokunmaya kıyamıyorum.
Bu arada blog kurstan gelince babaannemin düşüp kalçasının kırıldığını öğrendim :( Şimdi babam hazırlanıyor ve annemle birlikte sabah erkenden memlekete gidecekler. Babaannem ameliyat için Ankara'ya sevk edilmiş. Kaç gün sonra dönerler, durum ne olur bilmiyorum. Doksan yaşında bir kadın için kalça kırığı iyi değil.
Hayatım uzun zamandır mezozoik döneminde. Sanırım dinlenmek için vakit aramak boş yere çabalamaktan öteye gidemicek. Dün saat 2 gibi uyudum ve o kadar erken geldi ki... Yine de halimden memnunum. Sadece bazen hiç olmazsa beynim dinlensin istiyorum...

9 Kasım 2009 Pazartesi

Yolunu gözlüyorum!

Blog blog blog blog çok mutluyum, süper mutluyum, inanılmnaz mutluyum!
Yolunu gözlüyorum diyince sevgilimi bekliyor gibi anlaşılmış ama farketmez sevgili bekler gibi fotoğraf makinemin yolunu gözlüyorum. Eveeeet Aldım! ggden sipariş ettiğim makinem 7 gün sonra gelirmiş. Yurtdışından geleceği için biraz geç gelecek ama olsun ben onun yolunu aylardır gözlüyordum bir hafta da neymiş :P
Sağlam gelsin de ne gün gelirse gelsin. Kargoda başına bir iş gelir diye ödüm kopuyo.
Aldığım makine canon sx20 ıs. Şu sarışının elinde tuttuğu makine işte. Her ne kadar slr makine istesem de gücüm yetmedi. Olsun bu da işimi fazlasıyla görür. Şu an beş parasızım ama o da olsun. Hatta borcum var o bile olsun. Bu kadar istediğim başka ne vardı bilmiyorum. Hepsine olsun dediğime göre başka bişey yok :P

Ha bu arada blogu çok ihmal ettiğimi biliyorum. Artık diğer yazıları okusam bile yorum yazamıyorum. Hatta çoğu zaman okuyamıyorum. Artık gırtlağıma kadar doluyum. Önceden haftamın 4 günü işgal altındaydı artık cumartesi ve pazarım dışında her günüm dolu. Cumartesi ve pazar günlerinde de ders mi çalışıyım dikiş mi yapayım, teyzemle anlaştığım işi mi yapayım, ingilizce mi öğreneyim, kitap mı okuyayım, ne yapayım? Açıp bilgisayara maillerimi bile okuyamıyorum. Gece uyumak yerine yarım bırktığım işlerimi bitirmek için debeleniyorum. Aylardır sinemaya bile gitmiyorum. Belki de kaşınan bendim. Fazla sorumluluk aldım şimdi altından kalkmak için ciddi çaba sarfediyorum. Çok yoruldum blog :(
Ama fotoğraf makinemi aldım ve bu sevinci kendime çok görmüyorum. Hakettim işte hakettim :P

4 Kasım 2009 Çarşamba

Telesekretere konuş :P

Bundan bir ay önce telefonumun telesekreterine sesimi kaydettiğimde beni böyle eğlendirebileceği aklımın ucundan geçmemişti :)
Beni arayan genelde ulaşamaz. Büyük ihtimalle ya koca çantamda çalan telefonumu bulana kadar çoktan kapanmış olur ya da bir şekilde hiç duymam. Bu dertten son derece muzdarip çevreme iyilik olsun diye ilk defa telesekreter kullanayım dedim. Düşündüm taşındım ve kaydettiğim karşılama mesajım aynen şöyle yaptım
'Merhaba! Büyük ihtimalle herzamanki gibi bana ulaşamıyorsun ama artık bip sesinden sonra mesaj bırakabilirsin!' :)
İlk zamanlar alışık olmayan birkaç kişinin bana ulaşamadığı için sövdüğü mesajlar telesekreterime kaydoldu. Sesleri kaydedildiğinde anlamayanlar bana büyük eğlence oldu :)) Ulaşamadıkları için bu kadar kızdıklarını bilmiyodum doğrusu. En çok kaydolan sesli mesajım aynen şöyle

'Ulaşabilsem şaşarım' xD

Sitem dolu telesekreter kaydımı dinlerken çok eğleniyorum :D
Neden daha önce aklıma gelmedi ki?

2 Kasım 2009 Pazartesi

Hımm....

Upuzun yazamıcam blog ben meşgul ve işi gücü olan bir insanım :p Valla öyleyim! ama son zamanlarda üşengeçin tekiyim. Kursa bile ayaklarımı sürüyerek gidiyorum. Zaten hastayım da... Gribim. Acaba domuzlusundan mıdır diye hiç düşünmedim. Bildiğin griptir geçer :P
Evet acaba benim işim gücüm ne ki açıp iki kelam karalayamıyorum?
Sayıyorum: usta ve tembel bir terziyim, bazen işlerim ters gidiyor, acele ediyorum, arkadaşlarıma vakit ayıramıyorum, yemek yapmayı bilmiyorum, ne ara öğrenicem onu da bilmiyorum, allahtan kursun yolunu biliyorum ama yürümeye üşeniyorum, sürekli tıkınıyorum, ilginç ki kilo almıyorum, sürekli misafir geliyor, ortalık hep dağınık, ingilizce öğrenmeliyim ama ikinci sınıf için toplam dokuz dersi verecek inek de benim, para biriktirmeliyim, para harcamalıyım, ikisini bir arada yapmamalıyım, spor günlerimi ertelemekten vazgeçip buz gibi havada akşam yürüyüşüne başlamalıyım, kitap okumalıyım, derin derin nefes alıp çıldırmamalıyım. Bunlara ayıracağım vakit ise haftaın sadece 4 günü. Geri kalan günler rezervli blogcuğum. Görüyorsun işte şimdi tam şu anda kendime aklıma adı gelmeyen şarkının nakaratında geçen '...şimdi ben ne yapayım...' sözlerini hediye ediyorum. Aslında çalıştığım günleri özlüyorum. O zaman çok daha yoğundu günlerim. Kafamı masadan kaldırıp kaşıyamazken, asosyalliğimin zirvesindeyken, baba mesleğinin sıkıcılığını zirvelerde yaşarken, imza atmaktan uyuşmuş parmaklarımla haftanın çoğunu tek başıma çalışarak geçirdiğim günleri özledim diyecektim ki maddeleri sayarken doğrusu hiçte özlenesi bir yanını bulamadım. Ya da buldum! Babamın beni uyuz gıcık etmesini özledim galiba :( Ne biliyim bişeyleri özledim ama ben de anlamadım :/

İnternette ileri yaşlardaki halimi buldum xD
Blog Widget by LinkWithin
 
ISSIZ ÇÖLDE ISLI BİR KIZ. Design by Pocket