babegazelle yazmak istermisin demiş :)
Aslında lakap kiminin yazmak isteyebilceği kiminin asla istemeyeceği bişey. Ben çekinmem anam yazacam.... Millet bana ne dediyse bugüne kadar tek tek yazmak istiyorum!
Öncelikli lakabımı zaten blogumda dahi kullandım.
Fasulye:Çocukluğuma dayanır bu lakabın hikayesi :) İlk okul ortada sıçan, yakan top, sek sek, ip atlama,lastik ve aklıma gelen gelmeyen daha pek çok oyunun en çok oynandığı yaş dönemidir. Ben de her kız çocuğu gibi bu tarz oyunları oynamaktan zevk alırdım. Fakat
cüce diyenler de olmuştur kısa bir boyum vardı hatta okadar kısaydım ki sınıfta arka sıralarda oturduğumu hiç hatırlamıyorum. Hep en öndeydim. Bundan sebetir ki beni oyunlarına almak istemezlerdi. Çilli papatyam varsa yine az buçuk dahil olabiliyodum ama onun olmadığı günler fasulye olmaya mahkumdum:) Fasulye bilindiği gibi oyuna sonradan girer, oyunu kurtarmak için girer kurtarırsa takımın gururu olur. Yalnız benim fasulyeliğimde olaylar farklı cereyan ederdi. Ben asla fasulye olarak oyun kurtarmaya giremezdim çünkü diğer cingözlerin de planları işe yarar her oyun bitimine yakın zil çalardı. Bu durum canıma öyle tak etmişti ki bi günü sırf beni oyuna fasulye yapıyolar, eziyolar diye anamı kolundan tuttuğum gibi okula getirdim. Hatta genel bi toplantı yapıldı, bütün kızlar çağırıldı ve hayatım boyunca unutmayacağım o zafer duygusunu yaşadım :D Bana yaptıkları ezadan dolayı hoca bütün kızlara tek tek annemin elini öptürdü... İşte fasulyenin hikayesi budur.
Diğer lakaplarıma gelince; tel taktığım dönemlerde ufak tekef göründüğüm için olsa gerek
telli bebek dendi.. Yine aynı dönemlerde
metal ağız da diyenler oldu. Tel takmdan önce dişlerim çarpık ve önde olduğu için her tavşan dişliye takılan
dişlek lakabı bana da takılmıştı. Acı ki bunu ailem dahil herkes söylemekteydi.
Sivilce çıkarttığım dönemlerde ailem ismimi unutmuş artık yeni ismim
sivilceli kız olmuştu.
Orta okulda bile mini minnacık olduğum için tiksindiğim lakap takıldı
'ufaklık'
Bi kaç gün önce kursca hem porselen almaya hem de köfte yemeye tuzlaya gittik ve hiç tanımadığım diğer gruptaki insanlar arkadaşımla bana ufak tefek göründük heralde gözlerine, bütün gün
bıcırıklar diye seslendiler...
Yine kurstan bi abla kursa başladığımızdan beri bana
fıstık der.
Beni tanıyanlara onun hakkında üç kelime söyle desen bu üç kelimeden biri
leyla olur garabti ediyorum. O kadar dalgınımki bana leyla diye seslenenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta. Örnekleme yapalım hemen: tuzlaya gidilmeden önce gideceklerin listesi yapılmaktaydı ve kendimi bilmiğim için her seferinde hoplaya zıplaya 'hocam ben de ben de! ' diye kendimi yırttım. Artık listede adım var diye oldukça rahatlamış olmalıyım yine kaşla göz arasında daldığım bir zaman diliminde hoca bu kurstan değil aynı semt içindeki başka bir kurstan otobüsün haraket edeceğini söylemiş. Tabiki de tek duymayan bendim. Sabah 8:45 gibi herkesin orda olması lazımdı ben dakik olayım diye 8:40'da kurs kapısının önündeydim. Bi yandan da kendimi tebrik ediyorum ilk gelen olduğum kanısına vararak. Saat 9:00 ortada hala kimsecikler yok. Nihayet endişelenmeye başladım ve arkadaşımı aradım. Bingo! Herkes bahsedilen yerdeyken sadece ben kursun önünde kök salmak üzereymişim. Otobüs kalkmadan yetişmek adına bi taksiye atladığım gibi koştur koştur diğer kursa yetiştim. O anda leylalığımı bütün kurs ahalisine de ispatladım tabi :)
Unutmadan aklıma gelen diğer lakaplarıma geçeyim. Çok sevdiğim bi ablacığım var bana
sarı gelin der :) Sarıyım tamam da gelin ne alaka hala çözemedim :)
Kuzenim
uzaylı der. Başka bir kuzenim
süslü der. Bir başka kuzenim
spider der.
Bi günü basketbol sahasının tellerine tırmanmış ve amansızca mücadele etmiştim aşağı inebilmek için. O gün de günü kurtaramayan kahraman
spider girl kalmıştı adım.
İşte fasulyenin lapaklarından hatırladıklarım bukadar :)