28 Ekim 2009 Çarşamba

Dikmeye devam...

Bu ara yine siparişlere daldım blogu ve diğer herşeyi unuttum. En son arkadaşım benden Mangoda beğendiği bir montu istedi. Bugün onun kalıbını çıkarmakla uğraştım. Dergiden hazır kalıp değilde tasarım veya hazır bir modelin aynısını çalışmak daha zor. Eğer sorunsuz biterse aşağıdakinin aynısının biraz daha uzunu olacak...

Yine internette beğendiğim birkaç etek modelini eğer kumaşlarımı alabilirsem dikmeye karar verdim. Tabi fikrim değişebilir şu an son derece kararlı olsam bile :) ...

27 Ekim 2009 Salı

Bazen...

Bazen insanın canı sadece plates yapmak ister, bazen sadece uyumak, bazen sadece televizyon izlemek, bazen sadece üretmek, bazen sadece okumak, bazen sadece koşmak, bazen sadece dinlenmek, bazen kalabalıklara karışmak, bazen kendinle kalmak, bazen içini dökmek, bazen içine atmak, bazen yola gelmek, bazen yoldan çıkmak, bazen fotoğraf çekmek, bazen çektiği fotoğrafı seyretmek, bazen günü unutmak, bazen gün saymak, bazen somurtmak, bazen sırıtmak, bazen şaşırmak, bazen alışmak, bazen yarışmak, bazen kaybetmek, bazen unutmak, bazen hatırlamak, bazen duş almak, bazen kirlenmek, bazen ışık, bazen karanlık ister insan.
İnsan çok şey ister ama bazen olur bazen olmaz.

Bense bazen hepsini isterken bazen hiçbirini istemiyorum.

Ya çok bencil ya çok cömert.

Bazen böyleyim işte...

20 Ekim 2009 Salı

Odamızdaki yeni ayrıntı


Odayı boyadığımızdan beri duvar stickerlarına bakıyorduk. Hangisi olur ne yapsak ne yapsak derken geçen gün internette rastladığım birine bayıldım. Sonunda alabildiğimiz sticker Minnoş için ayırdığımız köşeye o kadar çok yakşıtı ki ^^ bir de Minnoş'a daha sevimli bir yatak alırsak süper olacak. Yatakların hemen yanına da ufak birşeyler düşünüyorum bakalım...
En yakın zamanda sevgili odamıza fazlalık gibi gelen papatyalı halımızdan da perdeden de kurtulmak istiyorum. Herşeyi baştan düzenleme kararı aldık bakalım artık ne kadar düzelir...

13 Ekim 2009 Salı

Başımın tatlı belası

Bu aralar minnoş hem çok tatlı hem çok belalı. Hırçınlık ve zerafetin mikkemmel karışımı kedimizin tatilden geldiğimizden beri annemle bir alıp veremediği var. Yok yok araları süper hatta biraz fazla süper.
Minnoştan daha önce hiç bahsetmedim. Aslında geldiğinden beri kedimizin kişiliğini çözemediğim için ne yazsam yalan olur dedim. Artık onu gayet iyi tanıyorum. Dünyanın en vahşi görünümlü uysal kedisi :P Herkez ona soğuk güzel der. Aslında hiç soğuk değil bize karşı tam bir sevgi pıtırcığı ama kapımızdan giren her türlü yabancı ona göre düşman. Bize ilk geldiğinde bizi de düşman bellediği için salonumuzu uzun süre kullanamamıştık :) Tuvaleti suyu herşeyi ordaydı ve alışana kadar evin korkuluğu konumundaydı. Yanına bir metreden fazla yaklaşamamıştık hatta ilk dokunmaları zafer nidaları eşliğinde yaptık. Minnoş kadar ulaşılamaz bir kediye bizden başkası nasıl ulaşırdı bilmiyorum.
İlk zamanlarda elimizi kolumuzu çizip yarsa da hep alışacağına dair bir umut besledik. Neden bilmiyorum evin sahibi ve kraliçe arıyı annem seçti. Evet öyle ama bunu anlamasına çok şaşırmıştım. Ondan başkasının kucağında uyumaz ondan başkasının yanında öyle gurul gurul horlamaz ondan başkasını annesiymiş gibi emmeye çalışmaz. Sadece onun yanında bu kadar mutlu. Annem de onu çok sever ama bu ara minnoş sevgi olayını biraz abarttı. Artık sadece annemin üstünde yatmak istiyor. E hafif de sayılmaz dört kilo ağırlık göğsünde uyumak kolay değil. Bazen gelir ayaklarıma yatar ben uyanmasın diye kımıldamam bile. Tabi sabah uyandığımda bütün bacağım uyuşmuş olur. İlk zamanlar annem üstünde yatmasına bişey demedi ama sonradan baktı olacak gibi değil kapısını kapatmaya başladı. Tabi bütün gece Minnoş hanım hapıyı hiç bıkmadan tırmaladığı için geceleri defalarca uyanmaya başladı. En son çareyi Minnoşu geceleri bizim odamıza kapatmakta buldu. ilk bu gece bizim odada kapalıydı. Bütün gece çaresiz bizimle yatsa da sabah altıda kapıyı tırmalamaya başladı. Tabi ben tuvaletine gitsin diye kapıyı açar açmaz doğru annemin yanına gitti:) Artık Minnoş ve annem her sabah beraber gazete okuyor beraber televizyon izliyor, beraber uyuyor ve annemi sanırım annesi sanıyor.

12 Ekim 2009 Pazartesi

Kaçık İlhami ve kahve aşkı

Uzun zamandır yazmadım. Aslında yazmaya değer çok şey gördüm ama yazasım gelmedi :P İlhamim kaçtı diyelim. yok aslında kaçmadı sadece kısa süreli seyahatte peki ben onsuz ne mi yapıyorum? Hımm benim ilhamimin bir tane olduğunu kim söylemiş? Sanatsal yönümün apayrı bir ilhamisi var. Mesela kursa başladığımdan beri sürekli aklıma orjinal fikirler geliyor. evet yazamıyorum ama hayata geçrmeyi düşündüğüm pek çok sanatsal faaliyetim var. Hayal dünyamı geliştiriyorum diyelim.
Fotoğraf makinemi almaya çok yaklaştım ama Nikon d40 ve Canon sx10 Is arasında kaldım ve böyle durumlarda Islı ne yapar? Tabiki de ikisini de almaz gider hiç hesapta olmayanı alır. Bu da genel özelliklerimden biri.
Kış geliyor blog! Ben kışı daha çok seviyorum. Hatta yazı tatile gittiğim sürenin kalan kısmında sevmiyorum. Yine yaz ayının sevdiğim nadir özelliklerinden biri soğuk içecekler. Özellikle kahve. Kış gelince en çok soğuk içecekleri özlüyorum. Hazır yazın son günleriyken bugün yine Kahve Dünyasına gitme kararı aldım. En son soldaki Frappeyi içtim ama onu çok beğenmedim. Buzlu Mocha süper. Soğuk türk kahvesini de çok beğenmiştim Buzlu Caffè Latte hiç içmedim nedense görüntüsüne karşı önyargım var.
Neyse bugünlük bu kadar dur hele öpözlü bir sözle kapatalım.
Gönül Ne Kahve İster Ne Kahvehane Gönül Sohbet İster Kahve Bahane

5 Ekim 2009 Pazartesi

Tuhaf :/

Oldukça geç bir saat.
Dün kursun ikinci yılında ilk günümdü. Galiba tiner kokusundan uzun zamandır uzak kaldığım için garip bir gündü. Dönerken kuzenimle beraber yürüyelim dedik. Normalde yürürken hep aynı yoldan gideriz bu hiç değişmedi ama bu sefer minibüsle döndüğümüz yolu tercih etmişim. Etmişim çünki benim bundan haberim yok. Yürüdüğüm yolları hatırlamıyorum.Yolu yarıladığımızda kafamı kaldırıp kuzenime neden bu yoldan gittiğimizi sordum. Nerede olduğumu anca anlamıştım. O da beni takip ettiğini söyledi. Anlaşılan tinerden ikimizin de algısı bozulmuştu. Öylece eve kadar ilk kez o yoldan yürüdük. Eve geldiğimde kafamı kaldıramadım. Öğlen yattığım uykudan akşam kalktım ve sonuç olarak herkez mışıl mışıl uyurken ben gayet dinçim. Ne mi yapıyorum? Hiç ilgilenmediğim Facebook denen şeyde Brain Buddies'de zeki olduğumu ispatlamaya çalışıyorum.
Ortalama bir puanı kabullenemedim nedense :))

3 Ekim 2009 Cumartesi

Yüce karar!


Blog ben yüce bir karar verdim.
Açıklıyorum...
Para biriktiriyorum!
Hehe evet bu benim için çok zor ama istediğim fotoğraf makinesini almak için başka çarem yok. Ben asla para biriktirmeyi beceremem bakalım rekoru kırabilecek miyim...
Immm...
Hımm...
Bu para ya BİRİKECEK ,
ya BİRİKECEK....
Ya da BİRİKECEK.
Blog Widget by LinkWithin
 
ISSIZ ÇÖLDE ISLI BİR KIZ. Design by Pocket