Not: Resimlerdeki tüm bigudiler tarafımca denenmiştir :)
30 Mart 2009 Pazartesi
Kıvırcık saç uğruna...
Not: Resimlerdeki tüm bigudiler tarafımca denenmiştir :)
28 Mart 2009 Cumartesi
Fasulye lakaplar geçidi...
babegazelle yazmak istermisin demiş :)
Aslında lakap kiminin yazmak isteyebilceği kiminin asla istemeyeceği bişey. Ben çekinmem anam yazacam.... Millet bana ne dediyse bugüne kadar tek tek yazmak istiyorum!
Öncelikli lakabımı zaten blogumda dahi kullandım.
Fasulye:
Çocukluğuma dayanır bu lakabın hikayesi :) İlk okul ortada sıçan, yakan top, sek sek, ip atlama,lastik ve aklıma gelen gelmeyen daha pek çok oyunun en çok oynandığı yaş dönemidir. Ben de her kız çocuğu gibi bu tarz oyunları oynamaktan zevk alırdım. Fakat cüce diyenler de olmuştur kısa bir boyum vardı hatta okadar kısaydım ki sınıfta arka sıralarda oturduğumu hiç hatırlamıyorum. Hep en öndeydim. Bundan sebetir ki beni oyunlarına almak istemezlerdi. Çilli papatyam varsa yine az buçuk dahil olabiliyodum ama onun olmadığı günler fasulye olmaya mahkumdum:) Fasulye bilindiği gibi oyuna sonradan girer, oyunu kurtarmak için girer kurtarırsa takımın gururu olur. Yalnız benim fasulyeliğimde olaylar farklı cereyan ederdi. Ben asla fasulye olarak oyun kurtarmaya giremezdim çünkü diğer cingözlerin de planları işe yarar her oyun bitimine yakın zil çalardı. Bu durum canıma öyle tak etmişti ki bi günü sırf beni oyuna fasulye yapıyolar, eziyolar diye anamı kolundan tuttuğum gibi okula getirdim. Hatta genel bi toplantı yapıldı, bütün kızlar çağırıldı ve hayatım boyunca unutmayacağım o zafer duygusunu yaşadım :D Bana yaptıkları ezadan dolayı hoca bütün kızlara tek tek annemin elini öptürdü... İşte fasulyenin hikayesi budur.
Diğer lakaplarıma gelince; tel taktığım dönemlerde ufak tekef göründüğüm için olsa gerek telli bebek dendi.. Yine aynı dönemlerde metal ağız da diyenler oldu. Tel takmdan önce dişlerim çarpık ve önde olduğu için her tavşan dişliye takılan dişlek lakabı bana da takılmıştı. Acı ki bunu ailem dahil herkes söylemekteydi.
Sivilce çıkarttığım dönemlerde ailem ismimi unutmuş artık yeni ismim sivilceli kız olmuştu.
Orta okulda bile mini minnacık olduğum için tiksindiğim lakap takıldı 'ufaklık'
Bi kaç gün önce kursca hem porselen almaya hem de köfte yemeye tuzlaya gittik ve hiç tanımadığım diğer gruptaki insanlar arkadaşımla bana ufak tefek göründük heralde gözlerine, bütün gün bıcırıklar diye seslendiler...
Yine kurstan bi abla kursa başladığımızdan beri bana fıstık der.
Beni tanıyanlara onun hakkında üç kelime söyle desen bu üç kelimeden biri leyla olur garabti ediyorum. O kadar dalgınımki bana leyla diye seslenenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta. Örnekleme yapalım hemen: tuzlaya gidilmeden önce gideceklerin listesi yapılmaktaydı ve kendimi bilmiğim için her seferinde hoplaya zıplaya 'hocam ben de ben de! ' diye kendimi yırttım. Artık listede adım var diye oldukça rahatlamış olmalıyım yine kaşla göz arasında daldığım bir zaman diliminde hoca bu kurstan değil aynı semt içindeki başka bir kurstan otobüsün haraket edeceğini söylemiş. Tabiki de tek duymayan bendim. Sabah 8:45 gibi herkesin orda olması lazımdı ben dakik olayım diye 8:40'da kurs kapısının önündeydim. Bi yandan da kendimi tebrik ediyorum ilk gelen olduğum kanısına vararak. Saat 9:00 ortada hala kimsecikler yok. Nihayet endişelenmeye başladım ve arkadaşımı aradım. Bingo! Herkes bahsedilen yerdeyken sadece ben kursun önünde kök salmak üzereymişim. Otobüs kalkmadan yetişmek adına bi taksiye atladığım gibi koştur koştur diğer kursa yetiştim. O anda leylalığımı bütün kurs ahalisine de ispatladım tabi :)
Unutmadan aklıma gelen diğer lakaplarıma geçeyim. Çok sevdiğim bi ablacığım var bana sarı gelin der :) Sarıyım tamam da gelin ne alaka hala çözemedim :)
Kuzenim uzaylı der. Başka bir kuzenim süslü der. Bir başka kuzenim spider der.
Bi günü basketbol sahasının tellerine tırmanmış ve amansızca mücadele etmiştim aşağı inebilmek için. O gün de günü kurtaramayan kahraman spider girl kalmıştı adım.
İşte fasulyenin lapaklarından hatırladıklarım bukadar :)
Aslında lakap kiminin yazmak isteyebilceği kiminin asla istemeyeceği bişey. Ben çekinmem anam yazacam.... Millet bana ne dediyse bugüne kadar tek tek yazmak istiyorum!
Öncelikli lakabımı zaten blogumda dahi kullandım.
Fasulye:
Çocukluğuma dayanır bu lakabın hikayesi :) İlk okul ortada sıçan, yakan top, sek sek, ip atlama,lastik ve aklıma gelen gelmeyen daha pek çok oyunun en çok oynandığı yaş dönemidir. Ben de her kız çocuğu gibi bu tarz oyunları oynamaktan zevk alırdım. Fakat cüce diyenler de olmuştur kısa bir boyum vardı hatta okadar kısaydım ki sınıfta arka sıralarda oturduğumu hiç hatırlamıyorum. Hep en öndeydim. Bundan sebetir ki beni oyunlarına almak istemezlerdi. Çilli papatyam varsa yine az buçuk dahil olabiliyodum ama onun olmadığı günler fasulye olmaya mahkumdum:) Fasulye bilindiği gibi oyuna sonradan girer, oyunu kurtarmak için girer kurtarırsa takımın gururu olur. Yalnız benim fasulyeliğimde olaylar farklı cereyan ederdi. Ben asla fasulye olarak oyun kurtarmaya giremezdim çünkü diğer cingözlerin de planları işe yarar her oyun bitimine yakın zil çalardı. Bu durum canıma öyle tak etmişti ki bi günü sırf beni oyuna fasulye yapıyolar, eziyolar diye anamı kolundan tuttuğum gibi okula getirdim. Hatta genel bi toplantı yapıldı, bütün kızlar çağırıldı ve hayatım boyunca unutmayacağım o zafer duygusunu yaşadım :D Bana yaptıkları ezadan dolayı hoca bütün kızlara tek tek annemin elini öptürdü... İşte fasulyenin hikayesi budur.
Diğer lakaplarıma gelince; tel taktığım dönemlerde ufak tekef göründüğüm için olsa gerek telli bebek dendi.. Yine aynı dönemlerde metal ağız da diyenler oldu. Tel takmdan önce dişlerim çarpık ve önde olduğu için her tavşan dişliye takılan dişlek lakabı bana da takılmıştı. Acı ki bunu ailem dahil herkes söylemekteydi.
Sivilce çıkarttığım dönemlerde ailem ismimi unutmuş artık yeni ismim sivilceli kız olmuştu.
Orta okulda bile mini minnacık olduğum için tiksindiğim lakap takıldı 'ufaklık'
Bi kaç gün önce kursca hem porselen almaya hem de köfte yemeye tuzlaya gittik ve hiç tanımadığım diğer gruptaki insanlar arkadaşımla bana ufak tefek göründük heralde gözlerine, bütün gün bıcırıklar diye seslendiler...
Yine kurstan bi abla kursa başladığımızdan beri bana fıstık der.
Beni tanıyanlara onun hakkında üç kelime söyle desen bu üç kelimeden biri leyla olur garabti ediyorum. O kadar dalgınımki bana leyla diye seslenenlerin sayısı gün geçtikçe artmakta. Örnekleme yapalım hemen: tuzlaya gidilmeden önce gideceklerin listesi yapılmaktaydı ve kendimi bilmiğim için her seferinde hoplaya zıplaya 'hocam ben de ben de! ' diye kendimi yırttım. Artık listede adım var diye oldukça rahatlamış olmalıyım yine kaşla göz arasında daldığım bir zaman diliminde hoca bu kurstan değil aynı semt içindeki başka bir kurstan otobüsün haraket edeceğini söylemiş. Tabiki de tek duymayan bendim. Sabah 8:45 gibi herkesin orda olması lazımdı ben dakik olayım diye 8:40'da kurs kapısının önündeydim. Bi yandan da kendimi tebrik ediyorum ilk gelen olduğum kanısına vararak. Saat 9:00 ortada hala kimsecikler yok. Nihayet endişelenmeye başladım ve arkadaşımı aradım. Bingo! Herkes bahsedilen yerdeyken sadece ben kursun önünde kök salmak üzereymişim. Otobüs kalkmadan yetişmek adına bi taksiye atladığım gibi koştur koştur diğer kursa yetiştim. O anda leylalığımı bütün kurs ahalisine de ispatladım tabi :)
Unutmadan aklıma gelen diğer lakaplarıma geçeyim. Çok sevdiğim bi ablacığım var bana sarı gelin der :) Sarıyım tamam da gelin ne alaka hala çözemedim :)
Kuzenim uzaylı der. Başka bir kuzenim süslü der. Bir başka kuzenim spider der.
Bi günü basketbol sahasının tellerine tırmanmış ve amansızca mücadele etmiştim aşağı inebilmek için. O gün de günü kurtaramayan kahraman spider girl kalmıştı adım.
İşte fasulyenin lapaklarından hatırladıklarım bukadar :)
22 Mart 2009 Pazar
Pazar günlerinden nefret ediyorum!!!

Bu pazarki sıradışı aktivitelerim:
*Fayans aralarına macun çekmek
*Bütün haftanın acısını çıkartırcasına ders çalışmak
*Yeni keşfi yapılmış bir kurabiye denemesi yapmak
*Soluk siyah kıyafetlerimin siyahını canlandırmak için kıyafet boyasıyla yıkamak.
21 Mart 2009 Cumartesi
Herkes Biraz Leyla...
Dün akşam kuzenle arkadaş bizdeydi. Her ikisi de gece kalacaklardı haliyle her gece yatısında acayip bi muhabbet döner ortalıkta. Benim birbirinden çatlak kuzenlerim var sülale geniş olunca kuzen de bol olur. Kuzenlerimle aramızda değişik bi bağ var. Onlarsız ne bayat bi hayatım olurdu...
M kuzen var biz ona bonibon deriz. Az tombiştir ama yakışır :) Yıllar önce hayranıyım diye beni telefonuna Avril-15 olarak kaydetmişti :)) Her yıl yaşım ilerledikçe hiç üşenmez o 15'i 16-17-18-19 ve nihayet bu yıl 20 olarak değiştirdi. Bazen kutlayasım geliyo 'telefonunda Avril olarak kayıtlı olmamın 6. yıl dönümüüüü!' diyerekten :P
İşte dün M kuzen de bizdeydi. Bazen böyle acayip cümleler kurar ve biz o vakit gülmekten ölmek deyimine cuk diye otururuz. Kendisiyle bugüne dek bir kez kavga ettim oda benim huysuzluğumdan sebepti. Kimseyle tartışmaya dahi giremeyecek bi tip. Birine bi zararı dokunacaksa o kişi kendisi olur ki bu onun uzmanlık alanıdır. Başına bela açma konusunda eline su dökecek bir muhterem şahıs tanımadım.

Dün oturduk konuşuyoruz. Benim bi çok lakabım var biri de herkesin en çok kullandığı leyla'dır. Leyla bilindiği gibi dalgın ve şaşkın kız müsvettelerine denir. Ben de kendimi şaşkınlık, dalgınlık, sakarlık, unutkanlık gibi olumsuz özelliklerimle ispatladığım için yılın leylası ödülünü almaya hak kazanmış kişi olarak görüyorum. Tabi insanın adının çıkması yeter bi sen göze batarsın. İşte tam bu nokta da konu açıldı ve herkes ne kadar leyla imiş ispatlama gayretine girdi. Konu sevgili kardeşimin buzdolabını açıp dalgın dalgın bakmasıyla açıldı. Arkadan B şahısı
'Ne o azime kişisi neyini kaybettin?'diye haykırınca bizimkinin aklına birden benim garip ama gerçek haraketlerim çaktı. Sonra başladı anlatmaya ...
Bir gün buzluktan bişey alması gerekmiş ve kapağı açınca karşılaştığı şey onu hem şaşırtmış hem güldürmüş. Çünkü buzlukta benim güneş gözlüğüm varmış :) . Evet evet bu eylem bana bir çağrışım yaptı çünkü o gözlüğü buzdolabına ben koymuştum. Hala neden buzluğa gözlük koyduğumu bilemiyorum ama böyle yerini karıştırdığım biçok şey var. Misal, babamın ekrak çanlatlarınıda amaçsız bir şekilde buzdolabına koymuştum. Zannımca yine dalgındım ve orayı o an için yatak odasındaki dolap olarak gördüm :) . Düşünüyorum taşınıyorum nasıl böyle bişey yaparım anlamıyorum. Bikere de telefonumu buzdolabında unuttum :))) Bence buzdolabında bişey var sorun bende değil evet evet!
Günlük, günlük olmasa bile haftalık komikliklerim var. Babam eve gelir benden yatak odasındaki gözlüğünü ister fakat ben ona evrak çantasını götürürüm. Annem buzdolabından limon ister ben ona marul veririm. Ara sıra da değişiklik yapmak gelir içimden bana seslenildiği zannıyla anneme ya da babama su, çay vs. götürürüm. İşte bu güne kadar hep yalnız benim böyle saçmalıklar yaptığımı düşünürdüm ama M kuzen de B krosu da Azime de itiraf reyonuna kısa kısa demeç verdiler.
İtiraf köşesi M kuzen: Telefonunu fırında unutmuş hatta o fırın çalışmış fakat telefon iki tepsi arasında olduğu için pek zarar görmemiş :))
İtiraf köşesi B kişisi : Kumanda elindeyken kumanda ararmış ve bunu çok yaparmış
İtiraf köşesi Azime: Çamaşırlarını çamaşırlığa atacağına çöp kutusuna hatta klozete attığı olurmuş :)))
İşte bilinçsizce yapılan bu itiraflar sonunda anladım ki herkes biraz leyla....
M kuzen var biz ona bonibon deriz. Az tombiştir ama yakışır :) Yıllar önce hayranıyım diye beni telefonuna Avril-15 olarak kaydetmişti :)) Her yıl yaşım ilerledikçe hiç üşenmez o 15'i 16-17-18-19 ve nihayet bu yıl 20 olarak değiştirdi. Bazen kutlayasım geliyo 'telefonunda Avril olarak kayıtlı olmamın 6. yıl dönümüüüü!' diyerekten :P
İşte dün M kuzen de bizdeydi. Bazen böyle acayip cümleler kurar ve biz o vakit gülmekten ölmek deyimine cuk diye otururuz. Kendisiyle bugüne dek bir kez kavga ettim oda benim huysuzluğumdan sebepti. Kimseyle tartışmaya dahi giremeyecek bi tip. Birine bi zararı dokunacaksa o kişi kendisi olur ki bu onun uzmanlık alanıdır. Başına bela açma konusunda eline su dökecek bir muhterem şahıs tanımadım.

Dün oturduk konuşuyoruz. Benim bi çok lakabım var biri de herkesin en çok kullandığı leyla'dır. Leyla bilindiği gibi dalgın ve şaşkın kız müsvettelerine denir. Ben de kendimi şaşkınlık, dalgınlık, sakarlık, unutkanlık gibi olumsuz özelliklerimle ispatladığım için yılın leylası ödülünü almaya hak kazanmış kişi olarak görüyorum. Tabi insanın adının çıkması yeter bi sen göze batarsın. İşte tam bu nokta da konu açıldı ve herkes ne kadar leyla imiş ispatlama gayretine girdi. Konu sevgili kardeşimin buzdolabını açıp dalgın dalgın bakmasıyla açıldı. Arkadan B şahısı
'Ne o azime kişisi neyini kaybettin?'diye haykırınca bizimkinin aklına birden benim garip ama gerçek haraketlerim çaktı. Sonra başladı anlatmaya ...
Bir gün buzluktan bişey alması gerekmiş ve kapağı açınca karşılaştığı şey onu hem şaşırtmış hem güldürmüş. Çünkü buzlukta benim güneş gözlüğüm varmış :) . Evet evet bu eylem bana bir çağrışım yaptı çünkü o gözlüğü buzdolabına ben koymuştum. Hala neden buzluğa gözlük koyduğumu bilemiyorum ama böyle yerini karıştırdığım biçok şey var. Misal, babamın ekrak çanlatlarınıda amaçsız bir şekilde buzdolabına koymuştum. Zannımca yine dalgındım ve orayı o an için yatak odasındaki dolap olarak gördüm :) . Düşünüyorum taşınıyorum nasıl böyle bişey yaparım anlamıyorum. Bikere de telefonumu buzdolabında unuttum :))) Bence buzdolabında bişey var sorun bende değil evet evet!
Günlük, günlük olmasa bile haftalık komikliklerim var. Babam eve gelir benden yatak odasındaki gözlüğünü ister fakat ben ona evrak çantasını götürürüm. Annem buzdolabından limon ister ben ona marul veririm. Ara sıra da değişiklik yapmak gelir içimden bana seslenildiği zannıyla anneme ya da babama su, çay vs. götürürüm. İşte bu güne kadar hep yalnız benim böyle saçmalıklar yaptığımı düşünürdüm ama M kuzen de B krosu da Azime de itiraf reyonuna kısa kısa demeç verdiler.
İtiraf köşesi M kuzen: Telefonunu fırında unutmuş hatta o fırın çalışmış fakat telefon iki tepsi arasında olduğu için pek zarar görmemiş :))
İtiraf köşesi B kişisi : Kumanda elindeyken kumanda ararmış ve bunu çok yaparmış
İtiraf köşesi Azime: Çamaşırlarını çamaşırlığa atacağına çöp kutusuna hatta klozete attığı olurmuş :)))
İşte bilinçsizce yapılan bu itiraflar sonunda anladım ki herkes biraz leyla....
18 Mart 2009 Çarşamba
Beyni yıkanmış öfkesiz kişi...
Normalde de böyleyim hiçbişey bana kolay kolay komik gelmez. Çoğu zaman mecbur hissettiğim için gülerim. karamsarlık kişiliğime yerleşmiş. Telaşe müdüresi olduğumu düşünüyorum ara ara. Kötü insanlardan öyle nefret ediyorum ki bir insana güvenmeden sevgimin kırıntısını veremez olmuşum.
Bir psikolok öfke kontrolünden bahsetmişti bugün. Şanslı olduğumuzu sö
yledi onu dinlemye layık olabilmiş kitle olarak. Güya artık biz öfke kontrolünün bilincinde insanlarmışız. Bundan sonra onun dediği gibi davranabilirmişiz çünkü artık öfke kontrolü ne demek biliyormuşuz. Hani ailem bana öğretemedi ya hiçbişey, şimdi bu abla geldi saolsun iki dakka beynime şakır şakır bütün bilgileri dolduruverdi. Artık onun sayesinde topluma kazandırılmış öfkesini kontrol edebilen bir birey oldum ne mutlu bana! Bundan sonra herkeze de dicem'ben artık beyni yıkanmış öfkesiz bir insan oldum ne derseniz deyin bana işlemez! :)' Kıskananlar çatlasın!
14 Mart 2009 Cumartesi
Çikolata tadında mim!^^
Çilli papatyam Pilli Cadım beni kendi başlattığı 'en sevdiğimiz beş çikolatayı yazalım' diyerek mimlemiş :) Çikolata, sevenleri için damarda gezen kan gibidir. Olmazsa olmaz! Ben bitter bağımlısıyım ama hakkını veren her çikolatayı da yerim :)
Öhöm! Bir numarada kaliteli olduktan sonra önüme ne gelirse yediğim bitterim var. En ağır olanını bile yerim :)

İki numaralı çikolatam Toblerone!!! Bi de dişime yapışmasa onu bir numaraya taşırdım :P

Üç numaralı çikolatam Ferrero Rocher! Tarifi zor duygular yaşıyorum onu yerken :)
Dört numaralı çikolatam Halley! Okadar aç gözlüyüm ki bunu yerken bir tanesi asla yetmez onlu paketini hiç görmemiş gibi yiyebilirim :)))

Ve son olarak Bitanecik gofretim, klasiğim ^^ Hiç bıkmam onu yemekten!

Imm BabeGazelle mimlenmiştir tarafımca ;)
Öhöm! Bir numarada kaliteli olduktan sonra önüme ne gelirse yediğim bitterim var. En ağır olanını bile yerim :)
İki numaralı çikolatam Toblerone!!! Bi de dişime yapışmasa onu bir numaraya taşırdım :P
Üç numaralı çikolatam Ferrero Rocher! Tarifi zor duygular yaşıyorum onu yerken :)
Ve son olarak Bitanecik gofretim, klasiğim ^^ Hiç bıkmam onu yemekten!
Imm BabeGazelle mimlenmiştir tarafımca ;)
13 Mart 2009 Cuma
Seçim zamanı reklam!
10 Mart 2009 Salı
Avatar: Son Hava Bükücü
CNBC-e'de yayınlanmaktaydı."Avatar"Aang adında keloğlana benzeyen bi karakterin ve arkadaşlarının dünyayı Ateş Ulusu'ndan kurtarmaya çalışmalarını anlatıyor.
Blog geri döndüm!
Dün bağlandı internet ve ben kurstaydım akşam arkadaşa uğradım eve geç geldim ve geldiğim gibi kuzenime lahana dolması yemeye gittim eve döndüğümde yorgunluktan nereye kıvrıldıysam orda sabahladım. Sabah da babam almış modemi ama delirmekteydim acaba ne zaman işe gider de internetimle hasret gideririm diye... Aksi gibi öğlene kadar evde durası tuttu nihayet gitti ve canım modemimle kucaklaşıp görmemiş edasında kabloları eşşek düğümü halinde taktım :) Müsadenle blogcuğum çocuksu mutluluğumun zirvelerindeyim :P Artık daha sık görüşürüz ;)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)